Sosyal medya… Hani şu “özgürlük” adı altında herkesin birbirini linç ettiği, saniyeler içinde kahramanlıktan hainliğe terfi edebildiğiniz platform.
Geçtiğimiz günlerde Pınar Altuğ’un adı, bazı videolarla gündeme geldi. Paylaşıldı, yayıldı, tartışıldı. Sonrası malum: Eleştiri sağanağı, hakaret tufanı… Derken işler mahkeme koridorlarına taşındı. Erişim yasağı çıktı, tazminat davaları sıraya dizildi.
Şimdi sıkı durun: Dün linç edilen, bugün mahkeme kapısında “mağdur” oldu. Yarın tazminatını alıp köşeyi dönebilir. Hani derler ya, “Sen de yolunu bulmuşsun işte!” Aynen öyle.
Ama bana sorarsanız bu işin en acı tarafı, artık adaletin “timeline”larda dağıtılıyor olması. Bir gün kahramansınız, ertesi gün hedef, üçüncü gün davacı… Sonra da herkes dönüp “Ne güzel dünya be kardeşim!” diyebiliyor.
Evet, güzel dünya… Çünkü burada en çok sesi çıkan, en hızlı dava açan, en kalın dosyayı hazırlayan kazanıyor. Vicdan mı? Onu algoritma görmüyor zaten.